
Yazılışları bir, anlamları ve söylenişleri ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur.
adem (yokluk), âdem (insan);
adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık);
alem (bayrak), âlem (dünya, evren);
aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun);
hal (sebze, meyve vb. satılan yer), hâl (durum, vaziyet);
hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz)vb.
Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelimelerle özel adlarda bulunan ince g, k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlüleri üzerine konur.
dergâh, gâvur, karargâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr;
dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım;
gülgûn, merzengûş; mahkûm, mezkûr, sükûn, sükût vb.

Halûk, Lâle, Nalân; Balâ, Elâzığ, İslâhiye, Lâdik, Lâpseki, Selânik vb.
Nispet ekinin, belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır.
(Türk) askeri ve askerî (okul),
(İslam) dini ve dinî (bilgiler),
(fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar),
(Atatürk’ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) vb.
Nispet eki alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır.
millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik vb.